GTA
  GTA III
 
Grafik
Ses
Genel

Bankanın arka kapısından 3 kişi arka arkaya çıkar; Bir kadın, iki erkek. En arkadaki, elinde para dolu bir çanta ve pompalı tüfek; diğer ikisinin arkasından köşeyi döner. Ama dönmesi ile hayatının kazığını yemesi bir olur. Sevgilisi -banka soygunundaki ortaklarından biri, onu bacağından vurur ve parayı alıp diğer adamla polisler gelmeden sıvışır. Polisler yaralı adamı yakalayıp götürürler. Bir gün, polis koruması altında köprüde minibüsün içinde giderlerken bir cip yollarını keser. Fırsattan yararlanan iki mahkum polisleri devirir ve gördükleri ilk arabayla kaçarlar.

Bu bir filmin giriş bölümü değil, bir oyunun konusu. Take-Two Interactive ve Rockstar Games'in ultra-vahşi oyunu bakalım neden bu kadar ilgi çekiyor, talep görüyor, seviliyor?

Çoğumuzun bildiği gibi GTA ilk çıktığında iki boyutlu üstten oynanan bir oyundu. Ona rağmen gördüğü talep yüzünden ikincisi yapıldı. İkincisi birincisinden daha çok beğenildi, satıldı, oynandı. Günümüzün oyun politikası olan başarılı bir oyunun devamının yapılması GTA için de geçerli oldu. Hepimiz, çekirge iki sıçrar mantığı ile üçüncü oyunun fos çıkacağını düşünürken, gelen screenshot'lar ve haberler ile yanıldığımızı anladık. Geçen yıl PS2 için GTA3 çıktığında da gördük ki çok şey değişmişti. Şimdi üstünden aylar geçti ve oyun artık PC'lerimizde.

Oyunda değişen en önemli olay tabi ki 3ncü boyutun oyuna eklenmiş olması. Artık GTA'yı tepeden oynamıyorsunuz (isterseniz tepe kamerası da var, ama tepeden oynamak için bu oyuna para vermediniz herhalde?), şehrin tamamen içindesiniz. Sokaklarda gezen insanların arasında yürüyor, dükkanların içinde geziyor, garajlara ve parklara gidebiliyorsunuz. Yapımcılar, çevrenizde tamamen yaşayan, daha doğrusu yaşıyormuş izlenimini veren bir şehir yaratmışlar ki oyunun kopulmazlığında en büyük pay sahibi olan şey bu.

Grafiklerden bahsetmek istiyorum ama söyleyebileceğim pek az şey var. Çünkü grafiklerde kusur yok gibi bir şey. İnsanlar gerçekçi, binalar gerçekçi, yollar, ağaçlar, arabalar... Kısacası her şey bugüne kadar çok az oyunda rastladığınız ya da hiç rastlayamadığınız derecede güzeller. Havanın saate göre kararıp aydınlanması, yağmur efektleri, sis efektleri. Bunun yanı sıra arabalarda kullanılan fizik modellemesi gördüğünüz çoğu yarış oyunundan bile daha iyi. Nereden çarparsanız aracın orası yamuluyor. Kapıdan vurursanız kapı kopuyor. Hatta kapı bir yere çarpıp açılırsa, tam gaz geri gidip aniden fren yapınca oluşan hız ile kapı "küt" diye kapanıyor. Grafikler -nasıl desem, harikalar.

Teknik detayları önce bitirmek istiyorum. Çünkü daha çok oynanış hakkında ve şehir hakkında bilgi vereceğim. Bu yüzden seslerden biraz bahsedeyim.

Bir oyunda atmosferi yaratmak için sadece grafik yetmez. Ses ve grafik birbirinin tamamlayıcısıdır. GTA3'te ses, grafiği tamamlamak ile kalmıyor, bugüne kadar bir oyunda gördüğünüz en geniş arşive sahip. Arabaların kornalarını, insanların çığlıklarını, polis sirenlerini geçelim; bunlar artık her oyunda zaten en üst seviyede yapılıyor. Ama GTA3'te seslendirmeler bir harika! Oyunda genelde mafyadan görevler aldığınız için, adamların sesleri de karizmatik olmak zorunda. The Godfather (Baba) filmini hatırlayın; orda Robert De Niro ve diğer karakterlerin seslerini hatırlayın. İşte aynısı bu oyunda; boğuk, şiveli ve argo dolu konuşmalar. Frank Vincent, Joe Pantoliano bu isimlerden sadece birkaçı. Seslendirmeler ancak bu kadar güzel olabilirdi.

Bir de Liberty City'nin radyoları var ki evlere şenlik. 9 farklı radyo bulunmakta ve hepsinin yayınları birbirinden farklı. Biri rock, bir pop, biri rap yayını yaparken diğerinde talk-show dinleyebiliyorsunuz. Reklamlar, dinleyiciler ile yapılan bağlantılar hepsi oyunun atmosferini bütünlüyor. Düşünsenize, bankayı soyan adamları polisten kaçırırken arka planda atmosfere uygun "dum tıs dum tıs" bir müziği çaldığınızı... Bir de, GTA3'te GTA2'den farklı olarak radyo kanallarını istediğiniz arabada değiştirebiliyorsunuz. Hangi müzik türünden hoşlanıyorsanız; artık size kalmış...


Tabi bu kadar grafik ve ses ayrıntı isteyen bir oyun yüksek bir sistem de istiyor. Bu biraz sorun olabilir, ama tavsiyem sırf bu oyun için bile sisteminizi yükseltmeniz gerektiğidir. Hem Doom 3'ü sorunsuz çalıştırabilmek için zaten hepimiz yükseltme yapmayacak mıyız

Gelelim oyunun içine; asıl anlatmak istediğim kısma. GTA3, RPG oyunlarında bulduğunuz özgürlüğü, size bir action oyununda sunuyor. İçinde bulunduğunuz şehir o kadar ayrıntılı ki; havaalanı, liman, tren yolu, metro, kafeler bu ayrıntılardan sadece bazıları.

Mafyanın kirli işlerini halletmekten tutun yarışlara katılmaya, taksicilik yapmaktan hastaneye hasta yetiştirmeye kadar geniş bir görev yelpazeniz var oyunda. Tabi en zevklisi ve oyunun ana amacı gerek telefon kulübelerinden, gerek bizzat patronlardan aldığınız görevleri yapmak. Bu görevler de kendi içlerinde çok çeşitli. Parasını ödemeyen adamlara uyarı yapmak için arabalarına bomba koyup patlatmak, şehirde devriye gezen mafya otolarını yok etmek, suikast düzenlemek gibi görevler mevcut. Bunun yanı sıra bana komik gelen bazı görevler var: Mesela adam karısının onu aldattığını düşünüyor, siz gidip kadını getiriyorsunuz ve güm! Kadın ölüyor. Sıra sevgilisinde.

Oyun, bu ve bunun gibi tam 73 görevden oluşuyor. Biraz fazla mı göründü gözünüze? Oyuna kendinizi kaptırınca, başında kaç saat geçirdiğinizi veya kaç görev bitirdiğiniz anlayamayacaksınız bile.

Devasa şehrimiz Liberty City üç bölümden oluşmakta. İlk bölüm, oyuna başladığınızda görevleri yerine getirdiğiniz yer. Diğer bölüme (adaya) geçmek için köprüyü kullanmalısınız; ama köprü tamirde. Siz ilk bölümdeki görevleri bitirince köprü açılıyor ve karşıya geçebiliyorsunuz. Bu da şu demek oluyor: Şehir iki katı büyüklüğe çıkıyor. GTA2'de olduğu gibi başka bir şehre geçmiyorsunuz. İstediğiniz zaman ilk adaya geri dönebiliyorsunuz. Üçüncü bölümü de bu şekilde açmak mümkün.

Oynanış diğer GTA oyunları ile temelde aynı. Bir yere daha hızlı gitmek için araba çal, bas gaza, git şeklinde. Veya birine kaza yaptırmaya çalışıyorsan bir kamyon bul, git ve devir. Ama 3ncü boyuta geçildiği için yaya olarak oynamak da en az araba kadar zevkli. Bazı yerlerde daha bile kolay. Mesela polisten kaçarken ara sokaklara sadece yaya olarak girebiliyorsunuz. Tabi helikopterle takip edilirseniz bu da bir işe yaramıyor.

Takip edilmek demişken, polislerin sizinle ilgilenip ilgilenmediklerini nasıl anlayacağınızı anlatan sisteme geçelim. Bu eski oyunlardaki ile aynı. Ekranın sağ üst köşesinde 6 tane içi boş yıldız var. İlki dolduğunda polis sizi görürse yakalıyor, ikincide arıyor, üçüncüde helikopter devreye girip gördükleri yerde vuruyor, dördüncüde SWAT timleri olaya el koyuyor, beşincisinde FBI ve altıncısında ordu geliyor; yani tanklar demek.

Bazı görevlerde polisten kaçmanız gerekiyor. Yani banka soyup arabayla kaçarken birden helikopterleri kafanızın üstünde buluyorsunuz. Bu durumda yapabileceğiniz iki şey var. Birincisi, arabanızı boyayan ve böylelikle polislerin sizi tanımamasını sağlayan boyama dükkanına gidin. İkincisi ise şehrin çeşitli yerlerinde bulabileceğiniz yıldız resimli nesneleri alın. Bunları aldığınızda aranma seviyeniz düşüyor. Aynı şekilde sağlınızı doldurmak için de kalp resimli nesneleri kullanıyorsunuz.

Şehirde sadece boyama dükkanı yok. Silah satın alabildiğiniz, arabalara bomba koydurabildiğiniz mekanlar da mevcut. Save sistemi de buna benzer bir şekilde çalışıyor. Ara sokaklarda bir mekanda eviniz var. Eğer altınızda araba varsa arabayı garaja koyup eve giriyorsunuz. Böylece oyun kaydoluyor. Ama bir görev esnasında buraya gelseniz de oyunu kaydedemiyorsunuz. Bu da bazı zorlu görevleri tekrar tekrar oynamanıza neden oluyor. Hoş, ölünce hastanenin önünde tekrar başlıyorsunuz; yakalanınca da polis binasının önünde başlıyorsunuz ama bir miktar paranıza ve silahlarınıza mal oluyor bunlar.

İlginç kısımlardan biri olan taksicilik bana bir oyunu andırdı: Dreamcast'in Crazy Taxi'si. Aynı CT'de olduğu gibi, aldığınız insanları belli bir süre içinde bir yere ulaştırmaya çalışıyorsunuz. Mesafe ne kadar uzaksa, süreniz o kadar artıyor. Bir de yolcunuzun istediği yere ne kadar çabuk veya ne kadar yavaş ulaşırsanız ona göre para alıyorsunuz. Bu yolla para kazanmak zevkli ama karın doyurmuyor. Yani bir görev yerine getirip yirmi bin dolar almak varken, gidip de 212 dolara taksicilik yapmak komik. Ambulans, polis ve itfaiye arabaları da aynı mantıkla çalışıyor. Hastayı hastaneye yetiştirmek, suçluları kovalamak veya yangınları söndürmek.

Anlatmak istediğim o kadar çok detay var ki belli bir sıraya koymaya çalışsam da bir yerden girip başka yerden çıkıyorum. Görevlerinizi alırken bir demo giriyor. Görevin amacı gibi şeyler burada size anlatılıyor. Daha sonra haritanızda işaretleniyor ve size de gidip halletmek kalıyor.

Oyun boyunca birçok mafya adamı ile tanışacaksınız. Bunların çoğu İtalyan; takım elbiseli ve gözlüklü adamlar. Bazıları spor da giyinebiliyor. Bu da size bayağı bir mafya havası veriyor. Ne de olsa mafya İtalyanların elinde değil mi? Zamanla, mafya sizi tanımaya başlıyor. İlk bölümde yarışa katılacağınız görevde, telefondaki adam bu şehirde yenisin ama sokaklarda adını duyurmaya başladın deyince içiniz bir hoş oluyor. Kendinizle gurur mu duyacaksınız veya yaptığınız serserilikler yüzünden kendinizden utanacak mısınız, şaşırıyorsunuz.

Son zamanlarda birçok oyunun sinema filmi yapıldı, yapılıyor (Tomb Raider, Final Fantasy, Resident Evil). GTA3'ü oynadıktan sonra şuna karar verdim; Oyunun filminin yapılması çok iyi olur. Çünkü, çoğu macera filmini aratmayacak sahneler, mafya filmlerini aratmayacak entrikalar, kirli işler... hepsi mevcut. Başrole de Bruce Willis yakışır mesela (neden serseri deyince Bruce Willis geliyor ki akla?). Ama oynarken bir filmin içindeymişsiniz gibi hissediyorsunuz zaten; vazgeçtim bir filme gerek yok.

Son sözlerimi söyleyip yazıyı kapatmak istiyorum. GTA3 adını oyun tarihini altın harflerle yazdıracak kadar alışılmadık ve bir o kadar da iyi bir oyun. Action türünün meraklısı olun veya olmayın; alıp oynayın. Dediğim gibi, gerekirse sisteminizi yükseltin. Ama bu oyunu oynayın; pişman olmasınız.
 
   
 
Diese Webseite wurde kostenlos mit Homepage-Baukasten.de erstellt. Willst du auch eine eigene Webseite?
Gratis anmelden